Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası (11-17 Kasım 2019)
02 Eylül 2020


Enfeksiyon hastalıkları, halk sağlığı açısından önemli ve uygun antimikrobik tedaviyle başarının sağlandığı bir alandır. Antibiyotiklerin keşfi ve enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılması insan hayatının kalitesine ve yaşam süresine katkı sağlamaktadır. Bu katkının sürekliliğinin sağlanması için antibiyotiklerin mutlaka akılcı kullanılması gerekmektedir.  Akılcı olmayan antibiyotik kullanımı beraberinde; toplumdan veya hastaneden kazanılan enfeksiyon hastalıkları tedavi edilememekte ve belki de hasta kaybedilmektedir. Uygun antimikrobiyal tedavi; sağ kalım, komplikasyon ve kronikleşmenin önlenmesi, hastalık şiddet ve süresinin kısaltılması açısından önemlidir.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de akılcı olmayan antibiyotik kullanımı ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde en çok reçete edilen ilaçların başın antibiyotikler gelmektedir. Tüm dünyada artan akılcı olmayan antibiyotik kullanımının çözümüne yönelik çalışmalar başlatılmış i ve her geçen gün bu farkındalık çalışmalarının her geçen gün atmaktadır. Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) bu soruna dikkati çekmek ve halk sağlığını tehdit eden antibiyotik direnci ve akılcı antibiyotik kullanımı hakkında farkındalık oluşturmak amacı ile bu haftayı “Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası” olarak belirlemiştir.

Güncel veriler, dünya çapında dirençli bakteriler tarafından enfekte olan hasta sayısının arttığını ve antibiyotik direncinin halk sağlığı için birincil tehdit haline geldiğini göstermektedir. Dirençli bakterilerin gelişmesinin durdurulması ve antibiyotiklerin gelecek nesillerde etkinliğinin sürdürülebilmesi için tek çare antibiyotiklerin akılcı kullanımıdır.

Akılcı antibiyotik kullanımı uygulayabilmek için; öncelikle doğru tanı, sonrası doğru antibiyotik; uygun yoldan, etkin dozda, uygun süreyle verilmelidir. Doğru antibiyotik kullanımı için, mikrobiyolojik olarak kanıtlanmış bakteriyel bir enfeksiyonun varlığı mutlaka sorgulanmalıdır. Tanı açısından gerekli değerlendirme yapılmadan ve enfeksiyon olmaksızın antibiyotik kullanılması, seçilen antibiyotiğin yanlış olması, antibiyotik dozunun yetersiz veya aşırı olması, doz aralıklarının uygunsuz olması durumlarında antibiyotikler uygun kullanılmamış olur.

Antibiyotiklerin sıklıkla uygunsuz kullanıldığı durumlar solunum yolu enfeksiyonları ve akut  gastroenteritlerdir. Bu iki hastalık grubuna yol açan etkenler sıklıkla virüslerdir ve antibiyotikler virüslere karşı etkisizdir. Sadece bakteriyel enfeksiyonlara karşı etkili olan antibiyotikler; yaygın olarak yanlış kullanımın gözlendiği soğuk algınlığı veya grip gibi virüslerin neden olduğu enfeksiyonlar için çözüm değildirler ve virüsün diğer insanlara bulaşmasını önlemezler. Antibiyotik kullanımı gerektirmeyen durumlarda, enfeksiyon taşıyan hastalardan diğer kişilere bulaşmasını önlemek amacıyla enfeksiyon kontrol tedbirlerinin alınması yeterlidir.

Antibiyotiklerin uygunsuz kullanımının yol açtığı en önemli sorun; bakterilerin sonraki tedavilere karşı direnç geliştirmesidir. Antimikrobiyal direnç, bu mikroorganizmanın neden olduğu enfeksiyonu tedavi etmek veya önlemek amacıyla antimikrobiyal ajanın etkisinin azalmasına veya yok olmasına neden olur. Bu yalnızca antibiyotiği uygun olmayan biçimde kullanan kişi açısından değil, sonradan dirençli bakteriye yakalanma riski olan herkes için tehlike oluşturmaktadır. Antibiyotik dirençli bakteri ile gelişen bir enfeksiyon ise; tedavi yetersizliği sonucu ölüm oranlarının artmasına, hastanede yatış süresinin uzamasına, yan etki ve tedavi maliyetlerinin artışına sebep olmaktadır.

 

Bakteriyel enfeksiyonlara karşı en önemli silahımız olan antibiyotiklere direnç gelişimini önlemek için antibiyotikleri doğru kullanma konusunda toplum olarak farkındalığımızı artırmamız gerekmektedir.


Dr. Öğr. Üye. İlknur Yavuz
Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği

  • ilknury (2).jpeg